GARİP
Hala simit satıyor içimdeki çocuk.Kazandığı parayla mendil satın alıyor,
trafik ışıklarının alıngan çocuklarından.Mendiller yetmiyor göz
yaşlarına, genetik şifer çözülmüş ne eylesin çocuk...
Hem Diyarbakır'da kiralık bisiklete binmekte kolay, Filistin'de elleri
kalem yerine taş tutan çocuk olmak daha kolay...Kar yağarken
sokaklara mahkum olmak zor...kar, garip, çocuk çocuk çocukkk.
Evet arkadaşlar bu bölümde, gerçeklerin üstündeki örtüleri kaldıracağız.Ve biz gençlik gerçekleri görüp, gerçeklerle yaşayaşağız... Çocukların, çocuklarımızın geleceğini görüp, tartışacağız.Belkide bir İsyan olacağız.
EĞİTİM
Eğitim, bir çok kurum ve kuruluştan daha önemli, etkili ve geleceğe yön verebilecek bir yapıdır.Ve bu yapı içindeki okullarmızi, önceden kurgulanmış, üzerine hesaplar yapılmış bir geleceğin bireylerini yetiştirmek.Bu hesaplara uymayan, itaat etmeyen Öğretmenler dışlanmakta, öğrenciler tembel ya da anarşit olarak nitelendirilmektedir.
Öğretmenlerimiz ve onların elinde bir hamur gibi şekil alan öğrencilere yapacak tek bir şey kalıyor, o da ezberci, yaratacılığı körelten, özgür düşünceye engel olan sistemin bir bütünlük içinde olarak üstüne yürümektir.
Ülkemizde liseli gençliğin sisteme itaat ve boyun eğmesi yaygın durum dadır.Bunun nedeni otoretinin baskı ve kişiliksizleştirme politikalarıdır. Gençliğin kafasında hedeflediği geleceğe varabilmek için ; disiplin cezalarını, aileden ve toplumdan gelen baskılar, korku ve gözyaşı veren tüm her şeyi aşabilir.Bu nedenle egemenler gençliğin isyanı için baskı politikası yapmakta ve gençliğin sesini kapatmak istemektedir.
Tek başına zengin olma, tek başına ÖSS'de başarılı olma, tek başına ailenin ve okulun gözdesi olma, tek başına iyi bir iş bulup hayatını kurtarma hayalleri kuran 'biz' sonunda topyekün çuvallayan umutsuz yığınlara dönüşüyoruz...
Bir diğer amaç ise; Öğretmen ve öğrenci arasına aşılması zor engeller koyarak bireyselliği arttırmak, sorulara ve tartışma ortamına engel olmaktır.
Bir diğer yandan Öğretmenlerimiz duyarsız, hazıra konan, düşünmeyen, üretmeyen, emek nedir bilmeyen bireyler yetiştirmenin acısını ve ezikliği ni yaşamaktalardır.Öğretmenlerimiz bunların farkında olsada işsizlik korkusu onlarıda sarmaktadır.Evlerine ekmek götürememe korkusu, kimi zaman öğrencilerin geleceğini düşünmekten daha ağır basar.
Bi diğer taraftan gençlerin ceplerini, 'İDDAA' gibi şans oyunlarıyla boşatan zihniyetler göz önüne alınacak olunursa; Şans oyunlarıyla vakitlerimizi alıp, egemenler için pazar açan sistem göz önünde bulundurulması gerekmektedir.Gençleri bu alanlara iten sistem, eğitim alanındaki rantın süreklğini sağlamak için ilgiler bu alanlara çekiliyor. Geleceğini iddaa üzerinde tasarlayan liseliler üç beş çıkarbazın(soyguncuların) gençliğe sunduğu tuzaklara maruz kalmaktayız...
ÖSS'den neden sıfırlar çekildi?Eğitimsenin verdiği rapor doğrutusunda: 1-teknolojik alt yapı eksikliği 2- Öğretmen eğitimdeki eksiklikler 3-Müfradatın yatersiz kalması 4-fiziki mekanların eğitime 5-eğitim çalışanların sosyal statüleri
Evet bunlar neden olabilir ama eksik, Dershanelere verilen paralar, eğer paran yoksa dershanede yok diyen sistem, yani ÖSS'de başarız olacaksın diyen bir sistemin içinde bulunmaktayız.Bir diğeri ise İller arasındaki başarı seviyesinin dengesiz olması, bu yüzden başarı düzeyi düşük bir ilden başarılı bir öğrencinin çıkması Öğretmenin kalitesinden kaynaklanıyor.Bu durum ise eğitimi olumsuz etkiliyor.Bir diğeri ise bilimsel çalışmaların olmaması sadece ezberci bir eğitime dayalı olmasıdır.
Evet sevgili insanlar bütün gerçekler ortada diz boyu, SİZ DAHA NE KADAR SESSİZ KALACAKSINIZ...
HAYALİZ
devamı gelecek...
Evet biz biliyoruz;gerçeği haykırdığımızda azar işitiğimizi biliyoruz, sıralarda otururken ne kadar ezikliğe uğradığmızı biliyoruz,bişeyleri savunan asi yüreklerimizi "kenidisini yönetici zanetiği" aslında eğitimci olmayan, kişilerin bizi çağırıp yanlarına gerçekleri ört baz ettiklerini biliyoruz, parasız eğitimi savunduğumuz günleri biliyoruz, kişilikli ve dürüst paylaşımcı bir eğitim istediğimizi biliyoruz,Hiç yokken öğretmenlerimizin egolarına teslim olunca bize hakaret ettiklerini biliyoruz, bir hocamızın bir arkadaşımızın boğazını sıktığını biliyoruz,ne kadar korkulu ve hayretler içinde onları izlediğimizi biliyoruz,biz niteliksiz, ezberci, gerici bir eğitim içinde okuduğumuzu biliyoruz, bizden zorla para istenip yoksa sınava alınmayacağımız günleri ve alınmadığımız günleri biliyoruz, biz ne kadar sıkıntılar içinde okuduğumuzu biliyoruz, bazen gerçekleri gören bir kaç öğretmenimizin yüzlerinin asıldığını görüyoruz ve onlarında çaresiz olduğunu biliyoruz, BİZ HERŞEYİ BİLİYORUZ ARKADAŞLAR...ÇÜNKÜ HEPSİNİ YAŞADIK.
Karanlığın üstüne hep beraber gidecemiğizide biliyoruz...
Suçun neydi neden böyle oldu
Bu sabah bir umut var içimde
Kıvrıldığın loş boş duvar kenarından kalk
Bu sabah bir umut var içimde
Bu güneşin bu günün bir nedeni olmalı.
Bu sabahın bir anlamı olmalı…
Bu yaşantının ,bu düzenin bir zoru olmalı
Bu sabah kalk yine, bir bak kendine yine
Bu gün gelir bu gün geçer deme
Yaşantına bak, kendini bir dene
Yaşananlar adet değil demesene
Ellerini güzel bi hayat için sıva desem yine
Beni anlarmısın ey insan genee.
Bu sabahın bir anlamı olmalı
Hayaliz’in bi derdi olmalı gene.
uyansana sen bi yine...
çalışmışım onbeş saat
tükenmişim onbeş saat
acıkmışım yorulmuşum uykusamışım
anama sövmüş patron
sıkmışım dişlerimi
ıslıkla söylemişim umutlarımı
sıcak bir ev özlemişim
sıcak bir yemek
ve sıcacık bir yatakta
unutturan öpücükler
çıkmışım bir kavgadan
vurmuşum sokaklara
sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sarı sarı yapraklarla
dallarda insan iskeletleri
Haziranda ölmek zor...
